Peki neden yazıyorum? Yazıyorum çünkü canım sıkılıyor. Ayrıca, Allah inandırsın ama yazabiliyorum. Nihai olarak da yazıyor eğleniyorum. Buzağı altında saman aramaya ne gerek var? Siz de okuyup eğleniyorsanız neyi irdeliyorsunuz? Üzümünü yiyin, çekirdeğini çiğneyip yutun, lütfen. Çok kurcalamayın.. Metabolizmanızı bozarsınız. Ne gerek var?


5 Temmuz 2010 Pazartesi

Sakallı Bebek Efsanesi


Nedir bu kıyamet diye ballandıra ballandıra önümüze sunulan içi boş asparagas magazin haberleri? İnsanların kıyamete, başkalarının başına gelen kötü hadiselere, kaza ve ölüm haberlerine merakı nereden gelir? Benim başıma gelmiyor oh hissiyatı mı egemen topluma gerçekten? Ben bile daha iyi durumdayım, diyebilmek için mi bu merak? Dahası yoldaki trafik kazalarını, birinci boğaz köprüsündeki intihar vakalarını arabayı durdurup da neden seyreder ki insan? Hayatın gerçeği ile filmin kurgusu arasında nasıl olurda bir fark bulamaz? Neden düşünen adam ya da eylem adamı olmak yerine seyreden ve unutan adam olmayı tercih eder? En kötüsü tüm bunları neden yaptığını nasıl olur da bilemez?

Hiç unutmuyorum. Sanırım 10-11 yaşlarındaydım. Tan gazetesi manşetten şöyle bir haber yapmıştı: "Sakallı bebek kıyameti haber verdi!"

Tövbe bismillah!!!

Efendim, hadise şudur, misaki milli sınırları içerisinde masmavi gözlü, sarışın ama sakallı bir bebek dünyaya gelmiştir. Ailesinin ismi güvenlik nedeniyle haberde belirtilmemektedir. Annesi sakallı bebeği gördüğünde düşüp bayılmış, babası başını duvarlara vurmuştur (neden?? bilen yok). Sakallı bebek, poposuna şaplağı yer yemez doktor ve hemşire taifesine şöyle buyurmuştur: "1987'de kıyamet kopacak. Güneş dünyaya yaklaşacak ve dünyayı yutacak. Dünya alevler içinde yok olacak. İnsanlığın (yaşasın!! hayvanlar ve bitkiler kurtuluyor demek ki) sonu gelecek".

Dedim ya, ben de yaş 10 ya da 11. Aldı beni bir korku. Her akşam dua ediyorum güneş dünyayı yutmasın diye... Depresifleştim. Anlamsız korkular edindim. Biri hapşırıyor mesela ben oturduğum yerden bir karış havaya sıçrıyorum. Cam pervazına oturup (o zaman sığıyorum tabi cam pervazına) bütün gün güneşi seyrediyorum. İçimdeki sesle ona ulaşıp dünyayı yutmaması için bir takım çözüm arayışları geliştiriyorum...

Evdekiler bir süre sonra gidişatı keşfedip duruma el koyuyorlar. Aynı akşam bana dünyadaki batıl inanç tarihine ait hızlandırılmış bir eğitim veriliyor. Kara kedi, merdiven, 13 rakamı, hede hödö, vb. Korkum azalıyor ama yok olmuyor. Taa ki 1988 yılına girilinceye dek. Güneş dünyayı filan yutmuyor. Dahası iplemiyor bile... Sakallı bebeğe gidip soran tek bir araştırmacı gazeteci yok ama.

- "Ne oldu? Kurudun kaldın bakıyorum??"

- "Ebe öööböö.. 88mi dedim. Hahaha.. 98 diyecektim ben abi, kusura kalma.."

Demem o ki önce sakallı bebek, sonra tersten okunduğunda 666 rakamı ile ilişkilendirilen zavallı 1999 yılı, hemen ardından ne idüğü belirsiz milenyum kehanetleri, 2012'de marduk faciası, 2012'de mesih'in dönüşü ve inançsızların (kime göre, neye göre, hangi açıdan) telefi, maya takviminin sonu... Hey maşallah!!!

Kıyamet koptu kopuyor... Eyvallah... Anladık.. Niye bağırıyorsunuz bas bas?? Ben diyorum ki kıyamet geliyor çünkü insanoğlunun ne kendine, ne karşısındakine saygısı kaldı. Yozlaşma günlük kültürümüzün bir parçası oldu, günlük kültürümüz gazoz köpüğünden değersiz, diyorum. Sodom diyorum. Gomore diyorum. Babil'in kuleleri, diyorum. Nuh tufanı, diyorum. Ve insanlık tarihi tekerrürden ibarettir malesef, diyorum. Davul zurna, diyorum. Sivrisinek saz, diyorum. Gerisi boş diyorum... Kime diyorummm??

Belki kıyamet ideal dünyaya açılan kapı demektir. İnsan olmayı henüz öğrenememiş HOMO SAPIENS nesli için bilmem kaçıncı şanstır. Tüm dünya buna inanır belki. Hayat bayram olur. Kim bilebilir. Ben bilmiyorum mesela... Sen bildiğinden niye bu kadar eminsin ki..

HAMİŞ: Maya takviminin sonu geliyormuş ya hani 2012'de. Aklıma sürekli şöyle bir hikaye geliyor nicedir.. Düşünün ki Maya krallığı zamanında genç Maya rahipleri bir taş üzerine tarihin tüm zamanlarının yayılacağı bir takvim işlemeye çalışıyorlar. Fakat taş bu işte.. 2012'ye gelindiğinde yer kalmıyor üzerinde. Deneyimsiz, ter-ü taze rahipleri alıyor bir telaş. Baş rahip bu zavallı yavrucuklara bakıp:
"Amaan derdiniz bu olsun. 2012 yılına kim öle kim kala. 2013'ten sonrasını sizden sonrakiler yapsın uğraşsın. Boş verin. Siz benim altından büstümü yapmaya başlayın asıl" diyor.
Rahipler altından büst yapımına başlıyor. Biz dört dönüyoruz 2012'de Maya takvimi son buluyor diye.. Allah hepimize akıl fikir ihsan eylesin. Ne diyeyim?

5 yorum:

  1. Evet. Katılıyorum. Taş yetmemiş :)

    YanıtlaSil
  2. Gece gece eşimle ya bu ülkede sakallı bebek diye bir olay olmuştu hatırlarmısın geyiği yaptıktan sonra dedim bakayım internette bu olay varmı diye :)) Yeminle gece koptum yaıb-nızı okuyunca . Ne hikayeydi bende küçüktüm. Korkudan gebermiştim. Tırnaklarımn hepsini yemiştim. :))

    YanıtlaSil
  3. Di mi ama? O yaşta bir çocuk için nasıl bir kabus... Neyse şimdi Maya takvimimiz var endişelenecek çok şükür ;-)

    YanıtlaSil
  4. ben sadece bu yazınızı okudum ilginçti ben size ulaşmak için ne yapabilirim yani bi kaç sorum var o yüzden?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.. Sorularınızı buradan yazabilirsiniz..

      Sil